Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Prof. Dr. Baskın Oran’a 10 bin TL tazminat ödemesine hükmetti. Mahkeme, bu kararını Soylu’nun, Oran’ın T24’te yayınlanan “Kürtler üzerine trajikomik deneyler” başlıklı yazısına yönelik sarf ettiği “uşak” ve “yazısını alçakça kurgulamış” ifadeleri nedeniyle verdi.
Kısa Dalga’dan Kemal Göktaş‘ın haberine göre, davanın bugün Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen duruşmasında avukat Oya Aydın, Soylu’nun sözlerinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu belirterek tazminat talebini yineledi.
Mahkeme, avukat Uğur Kızılca‘nın bütün taleplerini reddederek yazının yayınlandığı tarih olan 24 Haziran 2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Soylu’nun 10 bin TL tazminat ödemesine hükmetti.
“Kürtler üzerine trajikomik deneyler…”
Prof. Dr. Baskın Oran, 23 Haziran 2017’de T24’de yayınlanan “Kürtler üzerine bazı trajikomik deneyler” başlıklı yazısında ulusal basında yer alan hak ihlallerine ilişkin haberleri sıralayarak bu olayların Kürt yurttaşlarda kırgınlık ve öfke yaratabilecek ve toplumsal barışın kurulmasını güçleştireceğine dikkat çekmişti.
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Baskın Oran’ın bu yazısına ilişkin olarak Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Kendisini ilim adamı diye pazarlamış yazısının her kelimesini alçakça kurgulamış bir uşak Baskın Oran hakkında suç duyurusunda bulunuyorum” ifadelerini kullanmıştı.
Bunun üzerine Baskın Oran’ın avukatı Oya Aydın, Soylu hakkında 10 bin TL manevi tazminat talebi istemiyle dava açmıştı. Prof. Dr. Oran ise duruşmada hakime “Ben Soylu’ya ‘Kendisini devlet adamı diye pazarlamış, yazısının her kelimesini alçakça kurgulamış bir uşak Süleyman Soylu’ diye hitap etseydim ne olurdu? Sadece onu düşünerek karar veriniz, yeter” demişti.
Mahkeme, Oran’ın tazminat talebini reddetmiş, karar istinaf mahkemesinde de onanmıştı. Ancak temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi mahkemenin kararını bozmuştu. Dairenin 2’ye karşı 3 oyla aldığı kararda, Soylu’nun sözlerinin kişilik haklarına saldığı niteliğinde olduğu belirtilmiş ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kaydedilmişti.